Satılık Senaryo

Şimdi bu başlığı gören tüm yapımcılar sayfaya akın etti ve bana mail üzerine mail yolluyor değil mi? Değil!

Senaryo yazarlığı ticari bir iştir ancak ticaret değildir. Alırsın, satarsın fakat semt pazarı esnafı gibi, “Gel abi gel! senaryolarım var! Aksiyon, macera, komedi, dram, bu tezgahta var sen ne ararsan!” Bu kafiyeli cümleyi yazarken, “Aslında olabilirmiş yav!” Diye düşünmedim değil ama düşünmek yetmiyor. Bir eser üretmek ne kadar zor ise onu ticari bir ürüne çevirmek de bir o kadar zordur. İyi bir senarist olmak aynı zamanda çok fazla iş yapan senarist olmak değildir. İş yapabilmek için öncelikle sektörün bir şekilde ilgisini çekmek gerekir. Bu cümlede, “Hadi koşun Vine çekin” demiyorum. Hoş o da işe yaramıyor diyemem. İşleyiş çok zor değildir. Hemen hemen bütün yapım firmalarının web siteleri var. Onlara telefonla ulaşırsınız, yetkili kişiden randevu alırsınız ve gider projenizi anlatırsınız. Tabi şimdi, “Her şirketin kendi senaristi var bizi hiç takmıyorlar” diyebilirsiniz. E siz de tutup sektörün en tepesindeki yapımcıları aramayın bir zahmet. Süperman değilseniz uçmaya çalışmak yerine basamakları kullanmayı deneyin. Sektörde yenisin yani yolun başındasın. Bu durumda ne yapman gerekiyor? Senin gibi yeni, yolun başında olan bir yapım firması ile iş yapmalısın. Sen ona basamak olursun o sana ve belki o basamakları birlikte tırmanırsınız ya da belki yollarınız ayrılır ama her iki taraf da, hedefine doğru bir basamağı geride bırakmış olur. Yeni yazmaya başlayan herkesten duyduğum bir söz var. Laf aramızda bir zamanlar ben de bu sözü kullanmıştım. “Çok ses getirecek bir projem var” ya da “Müthiş bir proje daha önce kimsenin aklına gelmedi!” Bu iddialı laflara daha birçok örnek getirebiliriz. Sıkı dur! hayallerini yıkacak cümle geliyor: YOK ÖYLE BİR ŞEY! Yapımcı için önemli olan projenin kağıt üzerinde getirdiği ses değildir. Muhteşem, müthiş, harika, dünyada kimsenin aklına gelmemiş olmasının da bir önemi yoktur. Yapımcı iki şeye bakar: Bir bu proje seyirciye geçer mi? İki bütçesi bizi yorar mı? Bazı facebook sayfalarında, sırf senaryo ilanları paylaşabilmek için açılmış web sitelerinde ve  birçok farklı mecrada rastladığım klasik duyuru şudur: “Elimde çok ses getirecek bir proje var arayın görüşelim telefon numarası 3 5 7 9 biz bu laflara tokuz” bunu yapmayın böyle bir yazıyı hiçbir yapımcı ciddiye alıp aramaz. Samimi bir yaklaşım ancak özensiz ve tembelce bu iş o kadar basit değildir. Dünyanın en iyi fikri maalesef senin bulduğun fikir değildir ama üzülme zaten dünyanın en iyi fikrine ihtiyacın yok. İhtiyacın olan sadece iyi bir fikir ve onu iyi prezente etmek. Diğer birçok makalede bahsetmiştim ama burada da yeri geldiği için atlamak olmaz. Senaryoyu yazdın ve şimdi ona fiyat biçmek kaldı değil mi? O 100.000’ler, 300.000’ler şu an için yakın ihtimaller değil. Eser kadar eserin sahibi de önemlidir. Gani Müjde aynı eseri 150.000 liraya satar ama sen 20.000 liraya satarsın. Çünkü eser aynı olsa da, kat edilen yol ve alınan mesafe arasında derin uçurumlar vardır. Bu durumda daha alçaktan uçmak, daha fazla özen göstermek gerekir ve yapımcı da bunun bilincindedir. Her fikir sahibine iyidir. Yakın çevrenize okutur ve ne hikmetse hep olumlu tepkiler alırsınız çünkü onlar yakın çevrenizdir! Ancak yapımcı yakın çevreniz gibi değerlendirmez. Yapımcı, “Ben bu işe para yatıracağım, emek harcayacağım, bu işe güvenerek taahhütler vereceğim” diye bakar. Bu sebepten dolayı yapımcı önce projeye sonra proje sahibine güvenmek ister. Sevgili senarist adayı arkadaşım bu makalede ne yapmaman gerektiğini yazdım şimdi ne yapacağın tamamen sana kalmış.